Kategori: Kendimce..

Ben, yalnız bence..

Bahar

Yağmurlarla başlamış bir yaşamın hikayesiSislerin ardından gelecek güneşin beklentisiHep hüzün mü yağar bu mevsimde?Yüreğinde bir çocuğun kırılgan sesi. Zaman değiştiremedi buğulu günleriniSisli dağlarına duyduğu bitmeyen özleminiRüzgarlar esse götüremez mi acaba?Her seneye eklediği gurbetin hissesini. Kış sonrası çiçeklerin açışına şahit olmakKendini gecenin sabahını beklerken bulmakHer zaman duyuramasam da içimden geçenleriNe güzeldir […]

Okumaya devam et

Karşılıksız

Sana açtığım pencerem her gün ardına kadar açık duruyor…Bir ihtimal bekliyorum kahve gözlerinden, bir kahvenin hatırı gibi kırk yıl içeri girebilmeyi…Sensiz hangi gün geçiyor diye saymıyorum, takvimlerle aram yok,Zira sevgimi zaman türünden ifade etmek imkansız.İnsana göz altı torbacıkları veren, karşılıksız bir sevdanın kıyısından “günaydın” diyorum sana.Ve her akşam, haberin olmadan […]

Okumaya devam et

Şarkılardan intikam almak

Hani bitmiştir ya, hani gözlerinizin önünden geçip gidenler sizin hüzünlenmenize neden olur ya… Hani geçip giden zamana yanarsınız ya… Pişman olmak istemediğiniz pişmanlıklar yaşarsınız. Dikkatiniz dağılır… Hem hatırlamak hem de hatırlamamak istersiniz. Bir şarkı çalar; kendi ülkenizin çiçeklerinden bir demet toplayıp ona vermenize neden olan şarkılar… Ayrılıklarda acılaşan, sevinçlerle buluşan […]

Okumaya devam et

Dekor

Gözlerimi kapatıyorum… Bir rüzgar sesi… Bir kaç ağaçla çevrelenmişim, yaprakların arasından sızan ışık hüzmeleri… Bir serçenin ötüşü, bilinmez şeylerin gürültüsü… Olanların kendi sesleri, boşluk yok, her yanı sarıyor… Ne düşünmeli? Tertemiz havayı, içindeki oksijen moleküllerini farkediyor gibi içine çekip bırakmak… Huzurun ve mutluluğun kokusu. Tüm yapay kuralların sonu… Kavramların sönüşü, […]

Okumaya devam et

Sevgi binası

Garip bir yaşamın ortalık yerinde, içerisinde sanki tanıdık birileri varmış gibi mendil sallayan şu “ben” acaba ne zaman gök gürültüleriyle yaklaşan fırtınanın, kendisi için de muhtemel olduğunun farkına varabilecek? Hayatın kendisi aciz iken, hayattan, sanki iradesi, gücü ve kuvveti yerinde bir şeymiş gibi medet umanlar; ölümün gerçeklerüstü gerçekliğini idrak edemiyorlar. […]

Okumaya devam et

Harfiyat

Yazdığım bir şarkının anımsattığıdır; hani unutup da bir yerde rastgeldiğinizde üzeri tozlanmış bir sürü hatıranın hücumuna maruz kaldığınız… Bazen anlık, sebebini söz ile ifade etmesi zor olan bir gülümsemeye; bazen de acısını kelimelere sığdıramayacağınız anlık bir üzüntüye neden olan. Bir şekilde şu anınızı hala etkileyebildiği halde, nasıl olup da hafızanızın […]

Okumaya devam et

Sonbahar

Bunu yazmanın bu kadar zor olacağını hiç ummamıştım. Halbuki ne kadar taze idi yazacaklarımın hayali. Kendiliğinden dökülüverecek sanmıştım kelimeleri. Düşüncenin şimşeklerinde saklı ifadeler öylece derleniverir sanmıştım.. Yanılmışım.. Soyut ifadelerimden kimsenin birşey anlamasını beklemediğim kesin. O içimde saklı “sen”e anlatıyorum, şizofrenlikte kaybolmuş bir umutla. Düşünülmüş, tasarlanmış şeyler de değil yazdıklarım. Bir […]

Okumaya devam et

Bir bahar sabahı..

En sonunda biten bir proje ile uykusuzluk dolu günler birkaç günlüğüne dahi olsa bitti. Son iki gün hiç uyumadıktan sonra günlerce uyuyacağımı zannetmişim ama az uyuma alışkanlığı yakayı bırakmıyor, normal uzunlukta bir uykudan sonra tekrar gayet iyiyim. Bu blog da dahil olmak üzere bir süredir kendimle ilgili herhangi birşeyle uğraşamıyorum […]

Okumaya devam et

Aşk nedir?

Gözlerimi ufuklarda kaybettiğimden beri hüzünlerim hep bahar yaşıyor. Durupta dinlediğim şehrin kapılarını neden hep karabasanlar açar diye merak ederdim eskiden. Sularında kaybolduğum denizler kadar büyük olmak istediğim de olmuştu aslında. Ben sana yalan söylemem; gökyüzünde güneş olmadığımı, bir ay gibi karanlıklarda parlamayı bile beceremediğimi, küçük bir çocuğun utancı kadar saf […]

Okumaya devam et

Dosta mektup

Nice yıllar geçmiştir, toprağa atılan tohumun gözlerini açıp kainata meyve vermek için yaşamla tanışmasının üzerinden… Bir kuş bir pencereye konmuş, ona donuk gözlerle bakan insanı farketmeden, sıradanlığın keyfini çıkarırcasına kaybolmuş ve geride birşey bırakmamıştır. Bir çocuğun, topunun patlamasına üzgün olduğu kadar kendini üzgün bulan için, yalnızlık acaba ne kadar ufka […]

Okumaya devam et